Hapisteki İki Asker

Mahsenli Ali Efendi Hazretlerinin talebelerinden birisi, sekerat haline gelmiş ama bir türlü vefat edemiyormuş. Uzunca bir süre geçmesine rağmen, ne iyileşen ne de vefat edebilen bu zatın durumunu, talebeleri Mahsenli Ali Efendi Hazretlerine bildirmişler. Mübarek, kendisine durum anlatılınca, “Söyleyin, ona ki, onun iki tane hapiste askeri var, eğer onları serbest bırakmazsa, Allah korusun, imansız gitmesi söz konusu ve de bu sebepten vefatı gerçekleşmiyor, ıztırap çekiyor” buyuruyorlar. Mahsenli Ali Efendi Hazretlerinin talebeleri, kendilerinin bu emri ve ikazını hasta olan talebesinin evine giderek, derhal kendisine iletiyorlar. Bunun üzerine, hasta olan derviş zat, hemen, yanında bulunanlara, evin şurasında bir kibrit kutusu var, onu buraya getirin, diyor. Kibrit kutusu getirilince de, içini açın, diyor. Oradakiler şaşırıyorlar, kibrit kutusunun içinden, yarısı olmayan bir buğday tanesi ile iki tane karınca çıkıyor. Sonra hasta olan ve ağlamaya başlayan talebe, orada bulunanlara, bu karıncaları yaklaşık 2 ay önce, bu kibrit kutusuna koyduğunu anlatıyor. Karıncaların 2 ayda buğday tanesinin sadece yarısını yedikleri ve kutudan 2 ay boyunca çıkamadıkları ve adeta 2 aydır hapiste oldukları anlaşılıyor.

Halinden pişman olan ve Allah’ın aciz yaratıklarına eziyet ettiği için kolay ve huzur içinde ruhunu teslim edemeyen zat, derhal yaptıklarından tövbe ediyor, Mahsenli Ali Efendi Hazretleri gibi bir zatın talebesi olduğu için de şükrediyor.

Bu olaya şahit olan herkes, Mahsenli Ali Efendi gibi zatı muhteremlerin nasıl olur da böyle küçük bir ayrıntıyı, bir kibrit kutusundaki 2 karıncadan dahi haberdar olabildiğini, her ne kadar ilme’l-yakin olarak bilseler de, ayne’l-yakin ve hakka’l-yakin olarak müşahede ediyorlar.

Allah’ın veli kulları, Allah’ın ledünni ilmine varis kılındıkları ve kendilerinin gören gözü, işiten kulağı ve tutan eli Allahû Teâlâ Hazretleri olduğu için, kendilerinden sürekli bu tür haller sadır olabiliyor. Bu ilim, bir sır, gönülden gönüle aktarılan, kaptan kaba dökülen bir nur olarak, Büyük kıyamet öncesine kadar, ehil ve layık gönüllere emanet edilecek, sonra da yeryüzünden kaldırılacaktır. Büyük Kıyamet de işte, bu ilimden mahrum kalmış ve iyiden iyiye azgınlaşmış, Allah’ı unutmuş insanlar üzerine kopacaktır. Allah o günlerin şiddetinden müminleri korusun!.

Yorum bırakın